4. Günün sabahı 🙂 Vakitlice kalkmak lazım , internet üzerinden aldığımız biletlerin çıktısını alacağız , trene yetişeceğiz , süsleneceğiz .. Gece uyuyamamışız , aklımız ülkemizde , ama son gün dibine kadar gezmemiz lazım.
Termini tren istasyonuna gidiyoruz . Ama biletlerimizi bastıracağımız makineyi bulamıyoruz . Tren saati yaklaşıyor. Biz panik … En sonunda son 5 dakika kala bulup hızlıca yazdırıp , diğer makinede işletip , son dakikada trene biniyoruz ve tren hareket ediyor. Adrenalin doruk noktasında … Floransa treni lüks , wifi bilet numarası girişi ile ücretsiz , kahve ve bisküvi dağıtımı mevcut. Siena treni biraz eski modeldi , özellikle dönüş treni sadece 2 vagondan oluşuyordu 🙂 Floransa treninde yerler numaralı idi , bize baya lüks geldi 🙂 ( Biletlerin makinede mutlaka işletilmesi lazım. Cezası mevcut. )
Trende ufak bir şeyler atıştırıp kahve içtikten sonra bir yandan bilet numaramız ile internete girip ülke haberlerini izleyip bir yandan dinleniyoruz.
Trenden inip , Haritamızı kapıyoruz . Piazza S. Maria Novella , trenden inip gördüğümüz ilk yer…Sonra aç karnımızı doyurmak için İlly Shake Cafe’ ye oturup kepek ekmeğe sandviç yiyip kahve içiyoruz. Enerji alımı önemli 🙂 Bu arada sandviçlerin içinde humus var 🙂
Duomo meydanına giderken yol üzerinde bir kilise görüyoruz. Dua etmek için içeri girip oturuyoruz. Dilekler falan …
Kahvaltıdan sonra Duomo meydanının hemen yanında Panini Toscani ilgimizi çekiyor , daha doğrusu kızların ilgisini çekiyor 🙂 Evet kahvaltıdan sonra … Evet tadımlık ama … Evet yanında rose şarap ile… Sahipleri çok tatlı . Sevimli bir bayan bize hem peynirleri anlatıyor hem tattırıyor . Buraya kadar gelmişken tatmadan gidemeyiz neticede. Ama bu kalorileri yakma vakti gelip çatıyor. Panini yediğimiz yer Duomo Meydanında. Duomo Meydanındaki Bazilika inanılmaz görkemli bir yer . Büyük bir yapı … Oradan S. Lorenzo’ yu geziyoruz.
Haritamızı alıp nerelere gideriz kontrolü yapa yapa başlıyoruz yürümeye. Keyfimiz pek yerinde olmasa gezinin tadını çıkarmaya çalışıyoruz.
Yol bizi Biblioteca Nazionale ‘ye götürüyor. Nehir kenarındayız. Fotoğrafların dibine vuruyoruz. Sağdan soldan yukarıdan aşağıdan bakmıyorken , toplu , tekli… Ay sayamıyorum bile … 🙂 Ordan Galeria Della Accademia müzesine geçiyoruz . Michelangelo’nun eserlerinin olduğu müze…
Sonra yolumuz Uffizi’ ye çıkıyor. Uffizi , Dünya’daki en önemli müzeler arasında yer alıyor. Uffizi için önceden bilet almadığımızdan sırada beklemek zorundayız ancak bir süre sonra sıranın hiç ilerlemediğini fark edip beklemekten vazgeçiyoruz. Kaç saat bekleyeceğimizin garantisini alamıyoruz. Bu ders oluyor önceden mutlaka internet üzerinden bilet alınmalıymış. Her şey bir tecrübe tabi . Yürümeye devam ediyoruz. Ponte Vecchio köprüsüne ulaşıyoruz. Köprü üzerinde ilerleyince kuyumcular çarşısına ayak basıyoruz. Uzun bir cadde karşılıklı tüm dükkanlar kuyumcu. Eğlenceli bir cadde. Caddenin sonuna gelince Arno nehrinin karşı tarafına geçmiş oluyoruz. Ayaklarımız yorgunluktan ağrımaya başlayınca ilk gördüğümüz merdivenlere oturup sonraki görmemiz gereken yerleri tespit ediyoruz.
Piti sarayı sıradaki istikamet. Piti Sarayı ünlü Medici ailesine ait. Medici ailesi Rönesans döneminin en varlıklı ve güçlü ailesi. Servetlerinin kaynağı , loncaların yaptığı tekstil ticaretinden geliyormuş öğrendiğimiz kadarı ile. Sarayın önü araba sergisi. Arabalar inanılmaz , bakarken gözlerden dolar işaretleri ve kalp çıkıyor. Gerçi Floransa Avrupa ülkesi olduğundan euro çıkıyor da olabilir. Sarayın içini gezmek o sıcakta pek cazip gelmediği için biz uzaktan bakıp o mükemmel arabalarla fotoğraf çekilmeyi tercih ediyoruz.
Geri dönüş aşamasında tabi ki bir dondurma ritueli gerçekleştirmemiz gerekiyordu . Bundan geri kalamazdık. Dondurma gurmeliğimize ters düşerdi. Bunu da göze alamazdık. Bu nedenle TripAdvisor da iyi yorumları olan Venchi ‘ye giriyoruz. İnanılmaz bir sıra var. Ama denemekten vazgeçmiyoruz . Sıra bize geldiğinde yaşadığımız hayal kırıklığı anlatılamaz. Seçenekler az , görüntü beklentiyi karşılamıyor ama o kadar beklemişken ve parayı ödemişken seçmeden olmaz. Mangolu dondurma aldım bir top , kötü değil ama çok güzelde değildi. Tavsiye eder miyim ? Yani daha güzellerinin bulunabileceğini düşünüyorum.
Kızların Leonardo da Vinci müzesine gitme talebi üzerine yolumuza devam ediyoruz. Bir uçtan bir uca gitmek gibi bir şey. Kapıdan girince koridorda bizi Mona Lisa karşılıyor. Baş kısmı boş , kafamızı geçirip Mona tarzı pozlar veriyoruz , çevredekilerle gülüşüyoruz. Sonra içeri girip icatlarının ne olduğuna bakıyoruz. Küçük bir yer. Çıkınca yüreğimizin sesini dinleyerek nereye doğru yöneldiğimizi hatırlayamadığım bir yoldan geçip Floransa pazarına çıkıyoruz. Tabi ki burası ihmal edilemez. Boy boy çantalar , cüzdanlar , ayakkabılar… Satıcılar Beşiktaş pazarındakileri aratmıyor ama yine de bizimkileri tek geçerim. Bir şeyler almamaya karar verip mide gurultularımızla yemek yiyebileceğimiz keyifli bir yer aramaya başlıyoruz. Risotto yiyebileceğimiz yer arıyoruz. Gözümüze güzel , sevimli ve keyifli görünen ve fiyatı uygun San Lorenzo Bazilikasının karsısında Canto De’Nelli adli bir yere oturuyoruz. Risotto on numara , yanına prosecco içip sohbet ediyoruz. Ekmekleri çok lezzetli . Kendimi yemekten alıkoyamıyorum. Zorla önümden çekiyor kızlar 🙂 Gitme vakti yaklaşıyor ama yeterince iyi ve aklımızı vererek gezemediğimiz için tekrar gelmeyi aklımızın bir köşesine yazıyoruz. Kısıtlı bütçe ile gezebileceğimiz kadar geziyoruz. Floransa ‘da bulutlar bile bir farklı , daha bir parlak , daha bir canlı . Çekilen her bir fotoğraf kartpostal olmayı hak eden tarzda.
Ve dönüş yolu …. Yapamadığımız o kadar çok şey var ki…Yine de mecburen tren istasyonuna gidip trenimize binip dönüyoruz. Yine bir ikram , yine bir espresso ritueli… Manzarayı seyretmek ayrı bir güzel .. Otele varış makul bir saatte… Ve sonra valiz hazırlama … Dönüşün verdiği hüzün … Çekilen fotoğrafları inceleme … Komik olanlara gülme … Kapanış 🙂
Floransa rönesansın şehri. Romantik şehir. Tekrar gelinesi şehir. Dönünce hüzünlendiğim şehir.
Ertesi gün kahvaltı sonrası havaalanı ve ülkeye dönüş….
Kısa ama bir o kadar güzel bir İtalya gezisini sonlandırıyoruz. Maceralı bir başlangıç , heyecanlı ve güzel geçen günler … Sevdiğiniz , sohbetlerinden çok keyif aldığınız kankalar…
Mottomuz ; gezmenin eğlencenin keyfin dostluğun kardeşliğin dibi.
Keyifli yolculuklar…