2017 Ocak ayının ortalarına gelirken 2016 değerlendirmesi yapma gerekliliği hissettim. Fotoğrafların dilinden konuşmak istedim belki de. Fotoğrafların anlatmak istediklerini kelimelere dökmek… Hani bazen durup etrafına bakar ve derin bir nefes alırsın ya , fotoğraflarda öyle hissettiriyor bana. Bakıyorsun , gülümsüyorsun ufak bir detay hatırlıyorsun , kahkahalara boğuluyorsun bazen, tuhaf tuhaf bakıyor etraftakiler sana. Kıkır Kıkır gülmeye devam ediyorsun ama. Bazen de hüzünleniyorsun. Her fotoğraf güldürmez ya …Sonra derin bir iç çekiş… Keşkeler … iyi ki ler…Acabalar… Yoksalar…
Ama hepsi anın en iyi fotoğrafları oluyor telefonunun bir köşesinde. Her an hatırlanmaya hazır. Canın sıkıldıkça açıp açıp baktığın , zamanın nasıl hızlı geçtiğini düşündüğün , en iyi , en komik , en fırlama , en muzır anların. Her birine ayrı anlamlar yüklediğin , aynı pozların farklı hikayeleri ile dolu fotograflar. Dolu dolu yaşamaya çalışılan anıların küçük kısa bir özeti.

2016 yılına Hollanda’ nın Amsterdam şehrinde girmenin verdiği mutluluğun yansıdığı anlardan. Hele bir de işte şu fotoğraftaki hayatımın erkeği ile verdiğim poz. Başlangıç için hiç fena değil gibiydi. İşte böyle başladı 2016. Biraz yabancı , biraz eğlenceli , keyifli , mutlu…

Şubat yakın arkadaşlarla soğuk günlerde geçirdiğimiz sıcak saatlere denk geldi. Dışımız üşüse de içimiz ısındı. İçimizdeki sıcaklık gözlerimize yansıdı. Yeni planlamalar , yeni projeler , kafalar zehir…

Mart kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırsa da Slavas snow show icimizi isitiyor. Etkinlikler , eğer bir de içindeki çocuğu açığa çıkartıyorsa en güzeli değil de ne. Zaten askinda ihtiyacimiz olan bu degil mi , icimizde cocugun biraz aciga cikmasi. O saf , temiz. sevgi dolu , merhametli duygularin ortaya cikmasi… Iste tam burada insan keske hep çocuk kalsak ve içimizdeki çocuğu hiç öldürmesek keşke diyor.

Nisanı Adana’da ki Portakal çiçeği festivali ile karşılıyoruz. Açan o mis gibi portakal turunç çiçekleri , yemyeşil , mis gibi kokan sokaklar , Adana kebaplar , acılı salgamlar , sıcacık mükemmel bir hava , canlı hissettiren bir ortam , arkadaşlarla görüşmeler , sohbetler , muhabbetler , kahkahalar… Aile ile vakit geçirmenin dayanılmaz güzelliği… Sonra daha iyi anliyorsun ki kökleri olmalı insanın , geri dönebileceği , ama istediği zaman özgürce uçabilecegi . Renkleri olmalı aynı zamanda , her rengin ayrı bir ahenginin olduğunun farkındalığı ile.
Mayıs… En sevdiğim ay , en sevdiğim mevsimin başlangıcı … Tabi ki doğum günümün etkisi büyük ❤❤❤ Ne de olsa hayat 30 dan sonra başlar. Gerçekten tam olarak hissettiklerimi anlatan cümle. Ama 2016’ da bana mayısı sevdiren sadece bu değil. Kendime doğum günü hediyesi Bordeaux aynı zamanda. Bol yürüyüş , bol yemek , bol şarap , bol kahkaha , alışveriş… Eğer reenkarnasyon gerçekten varsa ben kesin Fransız’dım diyebilirim . Resmen canlılıktan , enerjiden ve huzurdan içimin çıkacağı anlar yaşadım. Bir yaş daha aldım. Aldığım kadar vermeye çalıştım. Elimden geldiğince yeni bir şeyler katmaya çalıştım bu yeni yaşımda kendime. 2017’de daha fazla öğrenmek , daha fazla paylaşım , her şeyin daha fazlasını diliyorum kendime ❤
Haziran bekarlığa veda ayı. İtalya’nin Capri adasında çok eğlenerek , bol güneşlenerek , dedikodunun dibine vurup yeni lezzetler keşfederek , bol aperol spritzli geçirdiğimiz , bizim bekarlığa devam, yakın arkadaşımızın ise bekarlığa vedasını gerçekleştirdiğimiz ay. Bridemaids olarak görevlerimizi en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalıştık. Capri adasının muhteşemligi , ve biraz mola vermek nefes gibi. Ehhh yaza da guzel bir başlangıç yapmış olduk bu vesile ile.
Temmuz . Ah o güzel temmuz… Bayram ile Mersin’ de başlayan , Dugun icin Balikesire gidip , gitmisken Cunda da raki gecesi yapip ertesi gun bekarlığa veda eden arkadaşımızı evlendirdigimiz , sonrasında benim en yakın arkadaşlarımla italya yollarını arsinladigimiz macera dolu haftalar… Roma, Vatikan,Floransa, Siena… Macera dolu geçen bir yolculuk… Mini İtalya 1. Gün – Roma – Vatikan yazımda o günlerin başlangıcını detaylı bir şekilde paylaştım.Kesinlikle unutulmayacak zamanlar… Kesinlikle unutulmayacak bir temmuz… Kesinlikle unutulmayacak bir yıl. İyisiyle kötüsüyle…
Ağustosu sevdiren canım yakışıklım bir tanecik erkek kardeşimin doğum gününün olması olabilir pek tabi ki. Onun hayatimiza renk katmasi.. Kavgalar, dovusler , kizmalar … Ama kardesler iyi ki varlar. Hayat biraz da onlarla cok cok guzel. Sonrasında kız arkadaşlarla bir küçük Kaş ziyareti , daha da renkli bir aya vesile oldu belli ki. Yazin son guneslenmeleri , gunesi batirmalari, yaza guzel bir veda…Daha güzel bir yaz düşünemezdim.
Eylül mü ??? Tabi ki ablaların bir tanesinin doğum günü Eylül’ün 10 numara geçmesine vesile oldu. Burgazada Kalpazankaya’da geleneksel doğum günü kutlaması ile başlıyor güzel Eylül . Sonbaharı karşılıyoruz. Sonra bayram ve aile ile gecirilen muthis zamanlar basliyor. Onlarin verdigi huzur yayiliyor bir kucuk Eylul ayina.
Ekim , İstanbul coffee fest ile geldi. Kahvenin her çeşidi , bir soğuk havayı götürüyor resmen. Kahve kokusu … İşte o koku öyle mutlu ediyor ki …Sadece ayilmak gibi bir anlami yok cunku. Bir Turk kahvesinin arkadaslarla sohbet esliginde icildiginde kirk yil hatri var bende mesela, ya da dedikodu, dert anlatma gibi uzun muhabbetler esliginde icilen kapucinonun kokusu mesela ya da calisirken icilen filtre kahvenin ya da kitap okurken , o kitaptaki karakter ile bir olmusken icilen chai tea lattenin. Hepsinin ayri anlamlari , ayri anilari var. Yanımda ailem , sevdiklerim , gülen suratlar , andan keyif almalar…
Kasım … Milano ve Como gölü ayıdır ilan ediyorum. Çünkü çok güzel, çok soğuk , çok keyifli yerler…Yurtdışına tek gittiğim ilk deneyimim. Biraz telaşlı , bir heyecanlı , ama sorunsuz geçen bir yolculuk ile gelen başarma hissi … Sonbaharı işte böyle bir özgüven ile uğurluyoruz.
Aralık , kıştan beklenmeyecek kadar özel bir ay. Hem eğlenceli, hem keyifli, hem yogun,hem bol kosturmacali,hem paylaşımcı, soğuk ama sıcak ötesi aynı zamanda. Veda gerektiren ama yeni başlangıçları hesaplatan , hediyelerin havalarda uçuştuğu , ışıl ışıl , pasparlak, rengarenk ….
Cenevre yolculuğu ile başladı Aralik. Keyifli bir yolculuk, yeni bir yer görmenin heyecanı , küçük bir hafta sonu gezisi ile … Ve arkadaşlarla evde tombala oynayarak , sohbet ederek , müzikler eşliğinde ve ickilerimizi hupleterek , birbirimizi severek , 2017 den buyuk beklentiler icerisinde , guzel dilekler ile son buldu.