Disneyland Paris

pildir

Küçükken en önemli dertlerimizden biri çizgi film saatlerini kaçırmamaktı. Kendimizi o çizgi karakterlerin yerinde hayal ederdik. Çizgi film saatleri en sevdiğimiz saatlerdendi. Kahkahalara boğulurduk, bazen kızardık, heyecanlanırdık ama hep merakla izlerdik. Aynı bölümü yüzlerce kez… Her bir repliği ezberleyip tekrar ede ede…

Hayallerinde kendini Varyemez amca ile çil çil altınlar içinde yüzerken düşünmeyen var mıdır ? Alaaddin’ in sihirli lambası niyetine evdeki nesnelerle denemeler yapmayan ? Bugs Bunny ile havuç kemirmeyen mesela ? Tüm kıpkırmızı elmalar Pamuk Prenses ve cadıyı akla getirmez mi hala ? Peki yalan söylediğimizde burnumuzun uzayıp uzamayacağını görmek için şaşı şaşı burnumuzun ucuna hiç mi bakmadık ? Peter Pan gibi uçmayı denemek için koltukların üstünden bırakmadık mı kendimizi, annemizin bize bu yaramazlıklar yüzünden tüm terlik fırlatmalarını göze alarak ? Hala daha kendimizi Uyuyan Güzel sanmıyor muyuz , beyaz atlı prensimizin bizi uyandıracağı anı hayal ederek ? Donald Ducklar, Micky Mouselar, neler neler… Daha o kadar çok var ki bu hayallerden. Hayallerimiz , o minicik boyumuzdan kat kat büyüktü.

Sonra büyüdük ama o anlara geri dönmeyi hayal ederek. Hep kurduğumuz ve asla vazgeçmeyeceğimiz hayaller…

Eeee hazır hayallerimiz varken bir küçük Disneyland Paris turu bizi küçük bir an geriye götürüversin istedik 🙂

Eurodisney Paris’in yolunu tuttuk. RER-A ile son durak olan 5.zoneda bulunan Marne la Vallee Chessy- Disneyland durağında inilerek yaklaşık 1 saatlik bir yolculuk ile başlıyor hikaye. Önceden internetten dikkatlice bilet seçimi yapılıyor. Malum Dünya nüfusu ve gezmeye, eğlenmeye can atan milyonlarca insan kesişim kümesi bizle aynı tarihe izin almış bir kitleden bahsediyorsak, eee bir de teknoloji çağındaysak, internet ve bilet kavramlarını mutlaka uygulamaya dökmek büyük önem taşıyor.

Disneyland sitesine girip bir incelemesin önce. Gidilecek zaman aralığına, gezilecek yerlere, yaşa göre vs tüm seçimler dikkatlice yapılmalı. Yoksa tüm emekler ziyan 😦

Bir küçük bilgi daha : Fastpass . Sıraya girmek istenilen bir bölümde çok fazla kuyruk varsa ve beklemek istemiyorsan, fast pass yazısını gördüğün yerdeki otomatlara gidip biletini okut, rezervasyonu kap, rezervasyonun olduğu saat git ve önlerden yerini kap. İşte böyle güzel şeylerde var hayatta 🙂

Disneylanpark’tan başlayıp Walt Disney Studios Park’ta biten bir serüven bizimkisi. Disneylandpark 4 bölümden oluşuyor. Adventureland, Frontierland, Fantasyland, Discoveryland…

Yolun başında trene bin. İstediğin yerde in. Zevkine, keyfine göre gez, dolaş. İster kuru kafa mağarasına gir, ister Karayip Korsanları’nın gemisine, Uyuyan Güzel kalesi ya da Robinson’un ağaç evini keşfet. Daha fazla aksiyon istiyorsan 13 katlık bir asansör macerası ya da Alacakaranlık korku kulesi ve daha fazlası seni bekler. Yemek ye, bolca fotoğraf çek, kahkaha at, sevgi pıtırcığına dön, hepsine aynı anda gitme isteği ile dol. Bir Disney karakteri ile fotoğraf çektir. Neticede onlarla ilgili hayallerle geçti küçüklüğün. 🙂 Ve sonra sakince oradan ayrılıp Walt Disney Studios Park’a usul usul geçiş yap. Eee bir Aerosmith bir Armageddon’a mutlaka yolun düşer tabi.

map 2

Uzun uzun sağdan gir şuraya git paylaşımları gereksiz detaylar, zaten ayaklarımız nereye isterse oraya götürüyor bizi , zevklerimize göre yön veriyoruz kendimize. Zaten en önemlisi her şeyi tek tek yapmak değil, en eğlendiğin şekilde yapmak değil mi ? Günün sonunda gülmekten yüz kaslarının acır hale gelmesi, en sevdiklerinin yanında olması, hatırlayacak güzel anılarla dolması hayatının…