Hayatımıza mart ayı ile birlikte yeni tanımlar, yeni uygulamalar, yeni bir yaşayış biçimi girdi. Psikolojik olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Sevdiklerimizden uzak, yalnız, kendi içimize döndüğümüz, bağışıklığımızı maksimum seviyeye çıkartmamız gereken dönemler. Şanslı olanların uygulayabildiği ama geri kalanların mecburi olarak katlanmak zorunda olduğu bir dönem. Söylemesi kolay, çalışmak zorunda olanlar için uygulaması imkansız bir söylem #evdekal . İsteyip yapamayanların çoğunlukta olduğu bir gerçek. Her gün haberlerde skor takip eder gibi sayıları takip edip, ne olacak bu işin sonu diyoruz. Başımız ağrısa ayrı triplerdeyiz. Öksürsek kazara, her dakika ateşim var mı paniği yaşıyoruz. Sevdiklerimizi anca görüntülü aramalarla görüyoruz. Eskiden hayalini kurduğumuz seyahatler, şimdi 10 dakikalık market alışverişlerine döndü.
Covid19, evdekal, enfekte, dezenfekte, sürekli panik olma, asosyalliğe alışma, sosyal izolasyon, home office vs. Evde vakit geçirmek için can atanlar, şimdilerde can sıkıntısından ölüyorlar. Evde yapılacak aktivite kalmayınca, evde ekmek, kek, börek , çörek yapımı aldı başını gitti. İlk günler yapılan sporda istikrar sağlanamadı ve gelsin kilolar. Fikirler paylaşıldıkça çoğalır diye düşünürsek bu süre içinde günlük tutmak ve bu süre geçtiğinde neler yapmışız diye geri dönüp baktığımızda elimizde bir veri olması, iyi hissettirebilir.
Haftalık tarifler, hikayeler, netflix önerileri, yapılabilecek hobiler, alınabilecek eğitimler ve eğitim siteleri, sanatsal aktiviteler ile yeniden blog yazma işini ele alıyorum. 🙂
Her pazartesi yeni yazılarla görüşmek üzere…