Bazen yazacak hiçbir şey olmaz. İçinden gelmez.
Bazen kelimeler sığmaz içine, ellerinden, dilinden su gibi akar da akar.
Bazen anlatacağın çok şey vardır, bazen amaan neyse dersin.
Bir süredir yazı yazmaktan o kadar uzağım ki. Sanki yazacak yazım, söyleyecek sözüm, düşünecek fikirlerim yokmuş gibi.
Zor zamanlardan geçiyoruz. Sadece ülkece değil, bireysel olarak aynı zamanda. Babamın kaybından sonra, annemin yokluğu çok ağır geldi bana. Hani anlatacak bir şeylerin var ama anlatacağın kişi yok, telefona elin gitse, arayacağın numara yok.. İnsan kaç yaşında olursa olsun, anne ve baba yokluğu her zaman nefessiz bırakıyor. Kalbini acıtıyor. Hep eksik hissettiriyor.
İşte annemin senesi geldi çattı. Babamın kaç sene oldu hesaplamak bile istemiyorum. Zaman hızlı mı akıyor? Çok mu acımasız? Yetişemiyor muyuz? Sevdiğimizi yeterince söyleyip, hissettirebiliyor muyuz? Çok mu gerginiz? Üç günlük Dünya deyip gülüp geçebiliyor muyuz?
Sanmıyorum cevaplar olumlu olsun. Yarınlar hep varmışçasına yaşamak daha anlamlı geliyor. Kalp kırıyoruz. Kırılıyoruz. Sonra çok sevdiğimizin kaybı bizi yıkıp geçiyor.
Bir an hiç gitmemişler gibi, bir an çok uzun zamandır yoklarmış gibi.
Ama özlem hep orada… Kalbimin tam ortasında…
Çok özlüyorum, çok arıyorum, çok seviyorum.
Ve bu yüzden bazen yazacak hiçbir şey olmaz. İçinden gelmez.
Tek söyleyebileceğim…
Seven sevdiğine sevdiğini mutlaka söylesin. Öyle sevgilisi, eşi olmasına gerek yok. Annesi, babası, kardeşi, ablası, abisi, kankası, dostu, kedisi, köpeği, kuşu…
Sevgiler,