italya

İtalya Günlükleri-Positano 1. Gün

 

img-20180531-wa00405434108879731049404.jpg

Sabah 08.35 uçuşu.

5”te yari uykulu yarı uyanık hareket…

Açlık…

Ve beyaz ayakkabının bağcıklarının değiştirilmesinin unutulması ile kabus dolu saatler… Takıntılı biriyseniz işiniz zor. Tüm sabah zehir olur ve zehir edilir.

Aksiiiii, laneettt, huysuuuuzz… Kesinlikle benim… Kimse inkar etmez. 😦 😥

Sonra ne mi oldu, dışlandım, uçağa alınmadım, geri eve postalandım.

Hayır tabi ki…

Kahvaltı ve yeni bir yer keşfedileceğinin hatırlanmasının verdiği mutluluk ile normale dönüş gerçekleşti. ( Bunu birlikte tatile çıktığım insanlara sormayın 😀 )

Cennet…

Ama önce bir ön hazırlık yapalım.

Gitmeden önce izlenmesi gereken filmler:

1- Çalınmış Güzellik

2- Hayat Güzeldir.

3- Under The Tuscan Sun

Sonrası:

Cennet…

Napoli’ye iniyorsun. Campania bölgesine, Positano’ya doğru yol almaya başlıyorsun.

Dünya öylesine bir cennet ki… Gördükçe muhteşemliği karşısında dilin tutuluyor, mutluluk tüm hücrelerini sarıyor. Yola çıkmak, yolda olmak, yollar, yollarımız… Farklı lezzetler, birtakım gurmelikler, öğrenilen tüm yeni bilgiler, keşifler…

Önceden ayarlanan shuttle ile yaklaşık 1- 1,5 saat gibi bir sürede Napoli’den Positano’da ki otelimize varış. Shuttle’ın ara ara en iyi manzaralı yerlerde durup fotoğraf çekmemize izin vermesi, turistik önemli bir faaliyet. Her manzara ayrı güzel, ayrı mavi, ayrı yeşil. Odamız küçük ama güzel manzaralı, keyifli bir oda, sevimli bir balkonu bile var.

Odaya yerleştikten sonra rahatlamak ve artık tatilin keyfini çıkarmak için bikiniler, plaj çantaları, terlikleri ortaya çıkarıp, keşiflerimize start veriliyor. Kendimizi adeta film sahnesinde hissediyoruz.

Dağlık bir alanda olması nedeni in,in,in, çık çık çık stilinde, her yer merdiven, her yer yokuş, milyorlarca merdiven üzerine kurulu bir şehir. Yol üzerinde rengarenk, sevimli butik mağazalar. Hava inanılmaz sıcak olmaya başlıyor. Aşağı doğru inerken limon sorbe alıyoruz yol üstünden serinleye serinleye iniyoruz.

Positano=Limon demek bence. Her yerde limonun ve biberin elli tonu.

Sahile vardığımızda ne kadar acıktığımızı farkediyoruz.

İlk keşfimiz: Chez Black. Yiyecekler lezzetli, gayet ilgili ama bir o kadar rahat işletmeciler, fiyatlar uygun. EURO-TL denklemine düşmeden hesap yaptığımızda fiyatı uygun, ama TL’ye çevirmeden duramam dersek, offf inanılmaz pahalı. Ama düşününce İstanbul’da da düzgün bir mekana gittiğinde benzer fiyatlar ödediğinden, çok sorun etmeyebiliriz. Malesef alışığız bu duruma.

Yemek sonrası Spiaggio‘ya, yine deriiin bir merdiven mevzusuna girip ulaşıyoruz. Bir demet şezlong kapıyoruz. Ve güneş batana kadar kendimizi uykunun ve dinlenmenin tatlı keyfine bırakıyoruz. Güneş batınca da dönüş yolunda bir dondurma, bir sorbe daha patlatıyoruz. Kocaman limon içinde getirilen inanılmaz lezzetli sorbenin adresi: Covo dei Saraceni.

Ciğerleri ortaya koyduğunuz bir merdiven serüveninden sonra otele dönüp akşam yemeği için hazırlanmaya başlıyoruz. Tatil planları yaparken yapılan rezervasyonlardan biri. Mekana shuttle servisi mevcut. Gittiğimiz yerin ismi: Eden Roc. Manzarası çok iyi, yemekler lezzetli, hava hafiften serin. En favori kalamar. Deniz ürünleri ile aram çok iyi olmasa da yediklerimden çok keyif aldım. Kalamar bizim buralardaki gibi tarator sos ile gelmiyor. Çok lezzetli bir domates sos ile servis ediliyor. Mozarellası zaten efsane. Domates ayrı lezzetli. Risottosu çok başarılı. Fiyatlar ortalama. Ama yine TL olayına düşmeyelim.

İlk günün yorgunluğunun da bastırması ile shuttle ile otele dönüş vakti. Yatağa yatış, hatta sızış. Ve ertesi güne boğaz enfeskiyonu nedeni ile sabahın köründe uyanış. Şiş bir boğaz, şiş bir yüz, şiş bir vücut. Giydiklerini yakıştıramamak şahane.

Sanırım hayatımda geçirdiğim en huysuz, en mutsuz, en güzel, en keyifli kız kıza, abla kardeş tatiliydi.

O zaman 2. gün hazırlıkları başlasın.

 


PINAR ILDIR ÇELT sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

Yorum bırakın